Kişisel Ateşi Yakmak, Akış’ı Bulmak
Başlık ve odak noktası “Akış” olunca konu, içerisinde hareket olan her durumun kontrol altına alınabilmesi, yönlendirilmesi ve yönetilmesi üzerine oturuyor ve enerjiyi odaklamak etrafında dolanıyor.
“Kişisel Ateşi Yakmak” başlığı altında konuya Enerji ile başlayan yazım, fizik üzerine olmayacak olsa da, başlangıcı akışkanlar dinamiğinin kurucu aksiyomları korunum yasaları olan kütlenin korunumu, momentumun korunumu ve enerjinin korunumuna dem vurmadan yapmak çok doğru olmaz diye düşünüyorum.
Korunum yasaları; Kütle, momentum ve enerji değişimlerini anlama ve kontrol üzerine ilişkilendirilmekte, Kuantum ve izafiyet ile birlikte Kuark (atom altı) seviyeye indirgenip anlamlandırmaya çalışılmaktadır. (Konuyu irdelemek isteyenler için Wikipedia tr)
Bu giriş temel düşüncemizi geliştirmek açısından faydalı olacak olsa da, Fizik bilimi dışına çıkıp “kütlemizi” arttırmanın insani boyutu ile devam etmemiz gerekecektir.
Bilim; özellikle antropoloji açısından bakarsak, insan var olduğu (belki de ilk akıllandığı) an’dan bu yana, hayatta kalmak üzerine gelişimde bulunmuştur. Tekillik ve ilk bağlamsal birliktelikten günümüz karmaşasına kadar hepimizin bilinçaltı ya da düşünsel anlamda yaptığı, “var oluşu” idame ettirebilmek olmuştur.
İlk zamanlardaki hayatta kalma güdüsü, yırtıcılardan kaçmaktan, yırtıcı olmaya kadar evrimleşip gelmiş olsa da evrim, devinimin (kütle x hız) arttırılması (ne kadar büyükseniz o kadar kuvvetli ve korkutucu, ne kadar hızlıysanız o kadar hayatta kalabilir özelliğe sahip olma) ihtiyacı etrafında sınırlı kaynakların kullanımı ve özellikle enerjinin korunması (bir sonraki ani ya da planlı eylem için saklama) üzerine döngüsel bir şekilde gelişmiş, asırlarca Gen’lerimize işlemiş ve sonunda tek bir sonuca bağlanmış olup Güç’lü olmayı gerektirmiştir.
Güç; yapılması ve başarılması zor, ağır ve yorucu eylem.
Bu bakış çısı ve konumuz itibariyle Güç’e eylemsel olarak; eylemi gerçekleştirecek Enerji odağında bakmak önemli hale gelmektedir. Gerçekleştirilecek bir durum -olgu- için fikrin oluşturulması, uygun şartların hazırlanması, harekete geçme ve gerçekleme anlarındaki toplam enerjinin kullanılmasıdır.
Günümüz itibariyle enerjiyi kullanmak ve eylemi gerçeklemek, çevresel etki faktöründeki (uyarıcılar) artışla gittikçe zorlaşmakta ve Gücü sağlayan etmenleri kullanabilme başarısı birkaç kat daha önemli hale gelmektedir.
Eylemi gerçeklemek için gerekli olan “Motivasyon”, “Odaklanma” ya da farklı bir tanım ile “Akış”, özünde; gerçekleştirilecek eylem için kullanılacak ana kaynakları (enerji ve zaman) işleme tabi tutma ve sonucunda kaliteli çıktı vermesini/alınmasını sağlamak hedefidir.
Güç günümüzde ise teknoloji etrafında şekillenmesi ile birlikte ağırlıkla Bilgi halini almıştır.
“ipsa scientia potestas est” - Francis Bacon
Gelişim ile birlikte bilgi, edinim açısından kolay fakat elde tutmak (biriktirmek) ve korumak (güncellik) açısından oldukça zorlu bir noktadadır.
Bir noktadan itibaren tanımlar olmasa da eylemler, ilişkisel anlamda iç içe geçmeye başlar. Özellikle sağlanması ve korunması zor olan iki olgu Motivasyon ve Odaklanma ise konumlarından dolayı özel ilgiyi de hak ederler.
Bu noktada, M. Csíkszentmihályi’nin 1970 lerde teorisini oluşturduğu “Akış” dahilinde olmak tanımı ile işin biraz daha içine girmiş oluruz.
“kişinin enerjik bir şekilde odaklandığını, tamamen dahil olduğunu ve etkinlik süresince keyif aldığını hissederek kendini tamamen etkinliğe verdiği zamanki zihinsel durumdur.”
Tanımda kritik olan; etki noktalarından (uyarıcılar) uzaklaşıp, tamamen odaklanmanın sağlanması ve sonuçta alınacak olan Haz, varlığıyla, yemeden içmeye, bilgi ediniminden kullanımına ve sosyal çevreden, iş ve özel hayata kadar bizi şekillendiren en büyük etmenlerden birisidir.
Konumuz, benmerkezcilik ilişkisi tarafında -ağırlıklı- dolaşsa da nihai hedefimiz odaklanmanın sağlanması ve Haz üzerine olacaktır.
Büyük hedefler koymak, hedefe ilerlemek için Motivasyon’un sağlanması ve korunması, ana ve alt hedefler için oluşturulan Planlama ve Ölçme akabinde gelen, Başarı. Tüm bu sürecin sonunda da beklenen kazanım HAZ duygusu için ise en kritik etmen Odaklanabilmektir. (Keşke yazması kadar uygulaması da kolay olsa!)
Odaklanma, günümüzdeki en zor içsel hedeflerden biri olsa gerek. Günden güne artmakta olan uyarıcıların sayısı göz önüne alındığında, başarıya yaklaşmış olmak bile çok zor iken Başarmak neredeyse bir mucize halini almıştır.
Bir kişinin odaklanma süresi yaş ile orantılı olarak 5 -20dk arasında değişmekte olduğu kabul edilir. Gün içinde aklımızdan ise 4000 farklı düşünce geçip giderken, bir çalışanın 11 dakikada bir bölündüğü gözlemlenir ve 14 saniyede bir uyarıldığı düşünülürse, odaklanmak başlı başına çok büyük bir başarı sayılmalıdır. (Günün ~1/3 ü tekrar odaklanmaya ayrılır.)
Özellikle iş hayatında alışkanlık olmuş ve kabul görmüş durumların etkisiyle, başarı duygusu alıp götürülmekte ve özellikle Kurum-Çalışan, Sebep-Sonuç ilişkisi çok net olsa da işleyişte bir çıkmaz halini almaktadır.
İş Dünyasında sanayileşme ile birlikte başlayan süreç, teknolojinin hayatımıza girmesi ve hızla ilerlemesi, kültürel değişim, ticari faaliyetlerin büyüme ihtiyacı, rekabetçi güçlerin oluşumu ile birlikte birçok mekanik kavram doğmuş ve zaman ile çalışan -iş- tarafına devşirilip, çalışan — görev çatışmasının gittikçe artmasına neden olunmuştur.
Çatışmayı tetikleyen birkaç kavramdan bahsedilecek olursak; organizasyonel genişleme ile bitmeyen iş listesi, çoklu görev (bilgisayardan devşirilmiş), zaman baskısı, herşey’in acil ve önemli oluşu, açık ofis kullanımı gibi çoğaltılıp gidecek kavramları örnekleyebiliriz.
İçlerinden bir iki kavramı etkisi ile konuyu netleştirmek gerekirse;
Çoklu görev, bilgisayarların gelişimi ile birlikte hayatımıza girmiş olan CPU’ların özünde değişimli olarak yaptığı birden fazla iş için kullanılan terimin çalışma dünyasına adapte edilmesidir.
Çoklu görev ve sıralı görevin insan tarafındaki karşılığı; yürümek ve o esnada konuşmak ile ciklet çiğnerken konuşamamak arasındaki fark olarak nitelendirilebilir.
Hal böyle olunca, insan tarafından yapılacak işlerin sıralı (önceliklendirilmiş) yerine, çoklu olarak an’lık yapılması odaklanma sorunu ve çıktı kalitesinin düşük olması anlamına gelir.
İstatiksel olarak ise;
Bilgisayar ile yapılan işler için bir çalışan gün içinde 1 saatte ortalama 37 farklı pencere açmakta ve görev arası geçişlerde odaklanmak için büyük oranda zaman harcamaktadır. (basit görevler için %25 -100 arası zaman harcamaktadır.) Araştırmalar çoklu görevin getirdiği gün içi verimsizliğin %28'lik dilimde olduğunu göstermiştir.
Beynimiz, vücudumuzun kütlece sadece %2'sini kaplarken, enerji/oksijen tüketimimizin (25w) %20'sini tek başına yapmaktadır. Yani beyin, inanılmaz masraflı bir organdır.
Örneklere harcananacak zaman ve enerji açısından bakıldığında Çoklu görev hiç de verimli bir yaklaşım olmamaktadır.
Açık ofis ise işin bir başka boyutunu gözler önüne serer. Odaklanamamanın bir başka sebebi de çalışma ortamındaki dış uyarıcılara yüksek oranda açık olunmasına sebep olması olsa da H. Ford’un iş hayatına dahil ettiği Bant sistemindeki Verimlilik ilkesinden yola çıkarak, kurumların maliyeti düşürme, verimliliği arttırma ve koruma istekleri ile yönetimsel yaklaşım ihtiyacı ile ortaya çıkmış olduğu gözlemlenir. (çok fazla detaya girmemekle birlikte daha önce de konu özelindeki yazıma buradan ulaşabilirsiniz.)
Kurumlar açısından belki de burada sorulması gereken sadece DOĞRU soru ve ardından gelecek olanı cevabı görmeyi kabul etmek olsa gerek… Ne de olsa herşey istatistik ve KPI lar ilgili değil mi?(!)
Çatışmayı tetikleyen bu kavramlar teker teker ele alınması ve irdelenmesi gereken birer başlık konusudurlar.
Hayatımızın her noktasında çatışma ve uyarıcılar var olmakla birlikte, sayıları ve etkisi artmakta olsa da olumlu taraftan bakıp an itibariyle yaptığımız iş’te Odaklanmamızı sağlayacak/arttıracak faydalı başlıklardan bahsetmemiz iyi olur.
yapılacak iş listesi uzun olma eğilimindedir; başarı listeleriyse kısa…
Önceliklendirme (Başarıda Pareto İlkesi)
80–20 ilkesi olarak bilsek de (oranı görevler arasında değiştirilebilir) katma değeri yüksek olacak işi ilk olarak ele almak diye düşünebilir, tek ve en önemli iş’e ilgili zamanı ayırıp, kalan zamanda diğer işlerle ilgilenme şeklinde özetleyebiliriz.
Programlı olma ve Zaman -Bloke- Yönetimi
(Meydan Okuma 1) Takvimi bloke etmek, bölünmemek ve odaklanmak adına özellikle -iş takvimi açısından- çok önemlidir. Bu noktada takviminizde belirli bir zaman dilimini kapattığınızda, bir süre direnç ve tepki ile karşılaşmanız çok olasıdır. Fakat iş çıktısı anlamında karşı direnç göstermek ve farkındalığın oluşmasını sağlayabilmek de orta vadede çıktı kalitesinin artması düşünüldüğünde göze alınması gerken bir durumdur.
Hayır Diyebilme — Direnç Gösterme ve Mekan Seçimi
(Meydan Okuma 2) “Zaman blokesi ve Programlı Olma” Başlığı ile iç içe olan programladığınız zaman aralığında gelebilecek dış uyarıcılara HAYIR diyebilme ve uyarıcılardan uzakta/sakinlikte bir ortamda çalışma olarak tarifleyebiliriz.
Bu noktada kendimize sormamız gereken; Birçok kaliteli iş neden gece saatlerinde ya da çok sessiz ortamlarda çıkmakta? sorusu olmalıdır.
Doğru Soru’yu Sorma
Başlık doğru soruyu sormak’tan çok Soru Sorma (-ebilme) olarak da güncel büyük bir sorun olarak ele alınabilir. Teknoloji ile birlikte olumlu ve olumsuz olarak etkilenen düşünme eylemindeki kritik olan soru sorma, nihai alternatiflere kısa sürede ulaşma yoludur. Bu noktada çözümü bulabilmek için önce sorunu görebilmek ve sorunu da anlayabilmek için doğru soruları bulabilmek zaman ve enerji açısından önemli hale gelmektedir.
“Çözümü görememeleri değil mesele, sorunu görememeleri…” (G. K. Chesterton)
Alışkanlık Edinme
(Meydan Okuma 3) Alışkanlık edinme farklı bir tanımla disiplinli olmak olabilir. İnsan beyni alternatif düşünmemek adına kazanım sağlamak açısından “Rutin” sever. Bu rutini edinmek de 66 gün (21 gün yeni araştırmalar ile güncellenmiştir) tekrarlamaları ile alışkanlığın edinildiğini göstermektedir.
Hayat Dengesi (Fiziksel, Ruhsal, Sosyolojik ve Kültürel) sağlamak denildiğinde alışkanlıklar önemli yer tutmaktadır.
Keyif Alma
Ve işin en önemli ve son kısmı bu saydıklarımız sonucu ortaya çıkan KALİTELİ sonuçtan, HAZ duymaktır.
Tüm bahsettiğimiz başlıkları hayata geçirme çabamız sonucu hayatımızda oluşacak ufak bir değişim bile sonuca büyük katkılar sağlamayabilmektedir.
Tüm bu çabalama sonucu -daha- Mutlu olmak ile olmamak arasındaki git gel de kazanan taraf olmak dileğiyle…
Kaynaklar:
Goodreads: https://www.goodreads.com/boraeresici
- Csíkszentmihályi M. — Akış (wikipedia tr)
- Csíkszentmihályi, Mihály — Good Business: Leadership, Flow, and the Making of Meaning
- Keller Gary— Bir Tek Şey
- Wheal Jamie — Atesi Çalmak
- Stulberg Brad — Master of Change | Stop Resisting Change
- Jarvis Paul — Tek Kisilik Sirket: Kücük Isletmelerin Pazardaki Devrimi
- McCormack, Joseph — Noise: Living and Leading When Nobody Can Focus
- Sinan Canan — IFA (İnsanın Fabrika Ayarları)