Nota İsimlendirmesinin Tarihsel ve Kültürel Gelişimi
Müzik mantığı ve matematiksel yaklaşımı araştırmalarım arasında, kendime notlar kısım 1.
Müzik, insanlık tarihi boyunca evrensel bir ifade biçimi olmuştur. Ancak bu evrenselliğin içinde, seslerin ve notaların isimlendirilmesi her kültürde farklı yollar izlemiştir. Günümüzde Batı müziğinde yaygın olarak kullanılan C-D-E-F-G-A-B harf sistemi veya Do-Re-Mi-Fa-Sol-La-Si hece sistemi, Doğu müziklerinde karşılaşılan Ebced, Sa-Re-Ga-Ma veya Jianpu gibi sistemlerden oldukça farklıdır. Bu çeşitlilik, sadece coğrafi ayrımlardan değil, aynı zamanda her bir kültürün müziğe, sese ve öğrenmeye yaklaşımındaki derin farklılıklardan kaynaklanmaktadır. Bu makale, notaların isimlendirilmesinin tarihsel kökenlerini, farklı kültürlerdeki gelişimini ve bu sistemlerin birbirleriyle olan etkileşimlerini kapsamlı bir şekilde inceleyecektir. Amacımız, müziğin evrensel dilinin ardındaki zengin kültürel çeşitliliği ve notalama sistemlerinin zaman içindeki evrimini ortaya koymaktır.
Antik Yunan ve Harflerle Notalama
Batı müzik teorisinin temelleri, M.Ö. 6. yüzyıldan itibaren Antik Yunan’da atılmıştır. Yunanlılar, müziği matematiksel ve felsefi bir disiplin olarak ele almış, sesleri ve aralıkları sistemli bir şekilde incelemişlerdir. Bu dönemde sesler, özellikle **tetrachord** adı verilen dört sesli diziler halinde düzenlenmiştir. Tetrachordlar, dört telden oluşan bir lir veya kithara gibi çalgıların temel akort yapılarını yansıtmaktaydı. Her bir tetrachord, genellikle alçalan bir sıra ile düzenlenir ve dörtlü aralıkla sınırlanırdı. Bu sistem, müziğin temel yapı taşlarını oluşturmuş ve sonraki Batı müzik teorilerine ilham vermiştir.
Antik Yunan’da notalama, günümüzdeki gibi portre veya semboller yerine, **alfabenin harfleriyle** yapılıyordu. Bu harfler, belirli ses perdelerini temsil ediyordu. Örneğin, bazı sistemlerde A, B, C gibi harfler kullanılarak sesler belirtilirdi. Bu harf sistemi, daha sonra Roma İmparatorluğu tarafından benimsenmiş ve Orta Çağ Avrupa’sına aktarılmıştır. Bu aktarım süreci, günümüzdeki A-B-C-D-E-F-G harf sisteminin temelini oluşturmuştur. Antik Yunan notasyonunun karmaşık yapısı ve farklı bölgelerde kullanılan çeşitli sistemler, müziğin sözlü geleneğin yanı sıra yazılı olarak da aktarılmaya başlandığının önemli bir göstergesidir. [1, 2]
Orta Çağ Avrupa’sı ve Kilise Modları
Roma İmparatorluğu’nun çöküşüyle birlikte, Antik Yunan’dan miras kalan müzik teorisi, özellikle kilise aracılığıyla varlığını sürdürmüştür. 6. ve 9. yüzyıllar arasında Batı müziği, **kilise modları** olarak bilinen sistem üzerine inşa edilmiştir.
Bu modlar, Gregoryen ilahilerinin melodik yapısını belirleyen temel dizilerdi. Dorian, Phrygian, Lydian ve Mixolydian gibi isimlerle anılan bu modlar, genellikle D, E, F ve G notalarıyla başlayan dizilerden oluşuyordu. Bu dönemde notasyon, henüz tam olarak gelişmemişti ve **neumeler** adı verilen işaretlerle yapılıyordu. Neumeler, melodinin genel seyrini, iniş ve çıkışlarını gösteren, ancak kesin ses perdesini veya ritmi belirtmeyen sembollerdi. Bu işaretler, ezgiyi bilen birine hatırlatma işlevi görüyordu. [3, 4]
Burada dikkat edilmesi gereken bir bilgi de, modların çoğunlukla D, E, F ve G notalarıyla başlamış olmasının rağmen zamanla C majör gamı (C–D–E–F–G–A–B) piyanoda yalnızca beyaz tuşlara denk geldiği için en doğal ve sade dizi olarak kabul edilmiştir. Bu durum, günümüzde “nota sistemi C’den başlıyor” algısının oluşmasına zemin hazırlamıştır.
Zamanla, müzik daha karmaşık hale geldikçe ve sözlü geleneğin yetersiz kaldığı anlaşıldıkça, daha kesin bir notasyon sistemine ihtiyaç duyuldu. Bu ihtiyaca cevap veren en önemli gelişmelerden biri, 11. yüzyılda Guido d’Arezzo tarafından müzik eğitimine kazandırılmıştır.
Guido d’Arezzo ve Do–Re–Mi Sisteminin Doğuşu
11. yüzyılda yaşamış İtalyan müzik kuramcısı ve Benedikten keşişi **Guido d’Arezzo**, müzik eğitiminde devrim yaratan bir dizi yeniliğe imza atmıştır. Bu yeniliklerin en bilineni, öğrencilerine ilahileri daha kolay öğretebilmek için geliştirdiği **solmizasyon** yöntemidir. Guido, Aziz Ioannes Battista’ya adanmış bir ilahinin her mısrasının ilk hecesini alarak, bu heceleri notalara isim olarak vermiştir. Bu ilahi,
Ut queant laxis
Resonare fibris
Mira gestorum
Famuli tuorum
Solve polluti
Labii reatum
şeklinde başlayan “Ut queant laxis” ilahisidir. Bu mısraların ilk heceleri sırasıyla **Ut, Re, Mi, Fa, Sol, La** olarak notalara isim olmuştur.
** Daha sonra “Ut” hecesi, telaffuz kolaylığı nedeniyle “Do” olarak değiştirilmiş ve yedinci ses olan “Si” ise “Sancte Ioannes” (Aziz Ioannes) kelimesinden türetilmiştir. [5]
Bu sistem, özellikle şan eğitimi için pedagojik bir kolaylık sağlamış, öğrencilerin notaları daha hızlı öğrenmesine ve ezberlemesine yardımcı olmuştur. Guido d’Arezzo ayrıca, günümüzdeki porte sisteminin temellerini oluşturan çizgili notasyon sistemini de geliştirmiştir. Bu yenilikler, müziğin yazılı hale gelmesinde ve kuşaktan kuşağa aktarılmasında kritik bir rol oynamıştır. Guido’nun bu katkıları, Batı müziği tarihinde bir dönüm noktası olmuş ve modern notasyon sisteminin gelişimine zemin hazırlamıştır.
Batı’da İki Sistem: Harfler ve Heceler
Batı müziği, tarihsel süreç içinde iki ana notalama sistemini paralel olarak kullanmaya devam etmiştir: Antik Yunan kökenli harf sistemi ve Guido d’Arezzo’nun geliştirdiği hece sistemi. Her iki sistem de kendi içinde avantajlara sahip olup, farklı coğrafyalarda ve müzikal bağlamlarda yaygınlaşmıştır.
- Harf Sistemi (A–B–C–D–E–F–G)
Antik Yunan geleneğinden miras kalan harf sistemi, özellikle Almanya, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Kuzey Avrupa ülkelerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu sistem, genellikle enstrüman müziği, akort ve müzik teorisi alanlarında tercih edilir. Harf sistemi, notaların mutlak perdelerini doğrudan ifade ettiği için, enstrümanların akort edilmesinde ve müzikal analizlerde pratik bir kolaylık sunar. Örneğin, bir gitarist veya piyanist için A440 gibi bir referans frekansını harf sistemiyle ilişkilendirmek daha doğaldır. Bu sistemde dikkat çeken bir fark, Almanca konuşulan bölgelerde “B” harfinin Si bemolü, “H” harfinin ise Si naturelini temsil etmesidir. Bu durum, uluslararası müzik terminolojisinde bazen karışıklıklara yol açabilmektedir.
- Hece Sistemi (Do–Re–Mi–Fa–Sol–La–Si)
Guido d’Arezzo’nun solmizasyon yönteminden türeyen hece sistemi, özellikle İtalya, Fransa, İspanya, Portekiz ve Türkiye gibi Latin kökenli dillerin konuşulduğu ülkelerde yaygın olarak benimsenmiştir. Bu sistem, özellikle solfej ve şan eğitiminde büyük kolaylıklar sağlar. Hecelerin telaffuzunun kolay olması ve melodik akışa uyum sağlaması, öğrencilerin notaları seslendirme ve içselleştirme süreçlerini hızlandırır. Hece sistemi, notaların göreceli pozisyonlarını vurgular; yani bir eserin hangi tonda olduğuna bakılmaksızın, her zaman “Do” toniği temsil eder. Bu “hareketli Do” (movable Do) anlayışı, özellikle tonal müzikteki modülasyonları ve farklı tonlardaki ezgileri anlamayı kolaylaştırır. Bu iki sistem, Batı müziğinin zenginliğini ve adaptasyon yeteneğini göstermektedir. [6]
Doğu Müziğinde Nota İsimlendirmesi
Batı müziğinin sabit perde ve tonalite anlayışının aksine, Doğu müzikleri genellikle makam, raga ve mikrotonal (Bkz. Tolgahan Çoğulu) yapılar üzerine kuruludur. Bu temel farklılık, Doğu kültürlerinde kendine özgü notalama sistemlerinin gelişmesine yol açmıştır. Bu sistemler, Batı notasyonunun aksine, genellikle daha esnek ve melodik incelikleri ifade etmeye yönelik bir yapıya sahiptir.
- Osmanlı / Türk Müziği
Osmanlı ve Türk müziği geleneğinde, seslerin isimlendirilmesi ve notasyonu kendine has bir yol izlemiştir. Tarihsel olarak, **Ebced notası** adı verilen bir sistem kullanılmıştır. Bu sistem, Arap alfabesindeki harfleri kullanarak sesleri yazmaya dayanıyordu. Ebced notası, özellikle teorik çalışmalarda ve makamların yapısını açıklamakta önemli bir rol oynamıştır. Ancak, icra geleneği büyük ölçüde meşk adı verilen usta-çırak ilişkisiyle sözlü olarak aktarılmıştır. [7]
Cumhuriyet sonrası dönemde, Türk müziği Batı notasyon sistemini benimsemiştir. Ancak, Türk müziğinin zengin mikrotonal yapısını (koma adı verilen küçük aralıklar) ifade edebilmek için Batı notasına özel **koma işaretleri** eklenmiştir. Bu işaretler, Batı müziğinde bulunmayan çeyrek sesleri veya daha küçük aralıkları göstermek için kullanılır. Bu adaptasyon, Türk müziğinin kendine özgü tınısını ve makamsal yapısını korurken, uluslararası müzik camiasıyla iletişim kurmasını sağlamıştır.
- Arap Müziği
Arap müziği de köken olarak Ebced sistemine dayanmaktadır. Ancak 20. yüzyılda, Batı notasyon sistemi Arap müziğinde de kabul görmüştür. Arap müziğinin zengin mikrotonal yapısını ifade etmek için, Batı notasyonuna ek olarak özel bemol ve diyez işaretleri (örneğin, çeyrek tonları gösteren işaretler) geliştirilmiştir. Bu sayede, Arap makamlarının kendine özgü perdeleri ve aralıkları daha doğru bir şekilde notaya alınabilmektedir. Bu adaptasyon, Arap müziğinin hem geleneksel yapısını korumasına hem de modern müzik eğitimi ve icrasında Batı notasyonunun kolaylıklarından faydalanmasına olanak tanımıştır.
- Fars (İran) Müziği
Fars müziği geleneği, uzun yıllar boyunca büyük ölçüde sözlü aktarıma dayanmıştır. Üstatlar, repertuvarı ve icra tekniklerini öğrencilerine dinleterek ve taklit ettirerek öğretmişlerdir. Günümüzde ise Fars müziğinde Batı notasyon sistemi kullanılmaktadır. Ancak, İran müziğinin kendine özgü mikrotonal aralıklarını (örneğin, koron adı verilen yarım bemol ve sori adı verilen yarım diyez) ifade etmek için Batı notasyonuna ek işaretler eklenmiştir. Bu işaretler, Fars müziğinin inceliklerini ve geleneksel tınısını korumak için hayati öneme sahiptir. [8]
- Hint Müziği
Hint müziği, dünyanın en eski ve en karmaşık müzik sistemlerinden biridir. Hint müziğinde, Batı müziğindeki Do-Re-Mi sistemine benzer bir solmizasyon sistemi olan **Sa-Re-Ga-Ma-Pa-Dha-Ni** kullanılmaktadır. Bu yedi temel nota (swara), Hint müziğinin temelini oluşturur. Ancak, Batı müziğinden farklı olarak, Hint müziğinde her bir swaranın değişken halleri (shuddha/vikrit) bulunur. Bu değişkenlik, notaların icra edildiği bağlama ve ragaya göre farklılık göstermesini sağlar. [9]
Hint müziğinin en belirleyici özelliklerinden biri olan **Raga sistemi**, sadece bir dizi veya melodi kalıbı olmanın ötesindedir. Raga, belirli bir ruh halini, duyguyu ve hatta günün veya yılın belirli bir zamanını ifade eden karmaşık bir melodik yapıdır. Her raga, kendine özgü bir notalar dizisi, melodik hareketler ve süslemeler içerir. Bu nedenle, Hint müziğinde notalama, sadece ses perdelerini değil, aynı zamanda raganın duygusal ve kültürel bağlamını da yansıtmak zorundadır. Bu durum, Hint müziği notasyonunu Batı notasyonundan daha soyut ve yoruma açık hale getirir.
- Çin Müziği
Çin müziği, binlerce yıllık köklü bir geçmişe sahiptir ve kendine özgü notalama sistemleri geliştirmiştir. Geleneksel Çin müziği, genellikle **Wu Sheng** adı verilen beş sesli pentatonik sistem üzerine kuruludur (Gong, Shang, Jue, Zhi, Yu). Bu beş ses, Çin felsefesi ve kozmolojisiyle derinlemesine bağlantılıdır. [10]
Günümüzde Çin müziğinde yaygın olarak kullanılan notalama sistemi ise **Jianpu** olarak bilinir. Jianpu, Batı müziğindeki solfej sistemine benzer şekilde, notaları sayılarla ifade eden basit ve etkili bir sistemdir (1=Do, 2=Re, 3=Mi…). Bu sistemde, oktavlar notaların altına veya üstüne konulan noktalarla, süreler ise notaların yanına eklenen çizgilerle gösterilir. Jianpu, öğrenmesi ve uygulaması kolay olduğu için Çin genelinde oldukça popülerdir ve hem geleneksel hem de modern Çin müziğinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu sistem, Batı notasyonuna göre daha az karmaşık olmasına rağmen, Çin müziğinin melodik ve ritmik inceliklerini başarıyla ifade edebilir. [11]
Batı ve Doğu’nun Karşılaştırılması
Batı ve Doğu müzik gelenekleri, notaların isimlendirilmesi ve genel müzik anlayışı açısından önemli farklılıklar gösterir. Bu farklılıklar, her iki kültürün müziğe yüklediği anlamı ve müzikal ifade biçimlerini yansıtır.
Batı müziği, tonalite ve armoniye dayalı yedi notalı bir sistem üzerine kuruludur. Notalar, belirli ve sabit frekanslara karşılık gelir ve bu sayede evrensel bir standartlaşma sağlanmıştır. Bu durum, Batı notasyonunun uluslararası alanda yaygınlaşmasına ve farklı coğrafyalardaki müzisyenler arasında ortak bir dil oluşturmasına olanak tanımıştır.
Doğu müzikleri ise genellikle makam veya raga gibi modal sistemlere dayanır. Bu sistemlerde notalar arasındaki ilişkiler ve melodik hareketler daha ön plandadır. Mikrotonlar (koma, çeyrek ton gibi küçük aralıklar), Doğu müziklerinin karakteristik özelliğidir ve bu müziklere zengin bir ifade gücü kazandırır. Bu nedenle, Doğu müziklerinde notasyon, Batı müziğindeki gibi kesin perdeleri belirtmekten ziyade, melodik kalıpları ve mikrotonal incelikleri aktarmaya odaklanır. Jianpu gibi sayısal sistemler veya Ebced gibi harf tabanlı sistemler, bu melodik esnekliği ve kültürel özgünlüğü yansıtır. [12]
Sonuç
Nota isimlendirmesinin tarihsel ve kültürel gelişimi, müziğin sadece bir sanat formu değil, aynı zamanda derin kültürel ve felsefi kökleri olan bir disiplin olduğunu açıkça göstermektedir. Antik Yunan’dan miras kalan harf sistemleri ve Orta Çağ Avrupa’sında Guido d’Arezzo tarafından geliştirilen hece sistemleri, Batı müziğinin temelini oluşturmuştur. Bu iki sistem, Batı müziğinin evrenselleşmesinde ve eğitiminde kilit rol oynamıştır.
Öte yandan, Doğu müzikleri, makam, raga ve mikrotonal yapılar gibi kendine özgü müzikal anlayışları nedeniyle farklı notalama sistemleri benimsemiştir. Osmanlı/Türk müziğindeki Ebced, Hint müziğindeki Sa-Re-Ga-Ma ve Çin müziğindeki Jianpu gibi sistemler, bu kültürel çeşitliliğin en güzel örnekleridir. Bu sistemler, Batı notasyonunun katı yapısından farklı olarak, melodik esnekliği ve duygusal derinliği ön plana çıkarmıştır.
Günümüzde Batı notasyon sistemi, küresel müzik eğitiminde ve icrasında ortak bir dil haline gelmiş olsa da, Doğu müzikleri kendi mikrotonal işaretlerini bu sisteme entegre ederek özgün kimliklerini korumayı başarmışlardır. Bu entegrasyon, farklı müzik geleneklerinin birbirini zenginleştirdiğinin ve müziğin evrensel bir dil olmasının yanı sıra, her kültürün kendine özgü sesini taşıdığının bir kanıtıdır.
Sonuç olarak, notaların isimlendirilmesindeki bu zengin çeşitlilik, müziğin sadece seslerden ibaret olmadığını, aynı zamanda insanlığın tarihsel, kültürel ve felsefi yolculuğunun bir yansıması olduğunu gözler önüne sermektedir. Her bir notalama sistemi, ait olduğu kültürün müziğe, sese ve dünyaya bakış açısını temsil eden eşsiz bir mirastır.
Tarihi Bilgi:
Keşfedilen dünyanın en eski şarkısı M.Ö. 1500’lü yıllarda kilden tabletlere yazılmış ve Asurlulara ait olup 1950’lerde Suriye’de bulunan Ugarit kenti kazılarında ortaya çıkarılmış
— Kaynakça
[1] Musical system of ancient Greece — Wikipedia. [https://en.wikipedia.org/wiki/Musical_system_of_ancient_Greece](https://en.wikipedia.org/wiki/Musical_system_of_ancient_Greece)
[2] Tetrachord — Wikipedia. [https://en.wikipedia.org/wiki/Tetrachord](https://en.wikipedia.org/wiki/Tetrachord)
[3] Medieval music — Wikipedia. [https://en.wikipedia.org/wiki/Medieval_music](https://en.wikipedia.org/wiki/Medieval_music)
[4] Neumes | Music Appreciation 1 — Lumen Learning. [https://courses.lumenlearning.com/suny-musicappreciationtheory/chapter/neume/](https://courses.lumenlearning.com/suny-musicappreciationtheory/chapter/neume/)
[5] Guido of Arezzo — Wikipedia. [https://en.wikipedia.org/wiki/Guido_of_Arezzo](https://en.wikipedia.org/wiki/Guido_of_Arezzo)
[6] Solfège — Wikipedia. [https://en.wikipedia.org/wiki/Solf%C3%A8ge](https://en.wikipedia.org/wiki/Solf%C3%A8ge)
[7] Tradition of Notation in the History of Turkish Music — ScienceDirect. [https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S1877042815011805](https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S1877042815011805)
[8] (PDF) “YARMAN-36 MAKAM TONE-SYSTEM” FOR TURKISH ART … — ResearchGate. [https://www.researchgate.net/publication/308901392_YARMAN-36_MAKAM_TONE-SYSTEM_FOR_TURKISH_ART_MUSIC](https://www.researchgate.net/publication/308901392_YARMAN-36_MAKAM_TONE-SYSTEM_FOR_TURKISH_ART_MUSIC)
[9] Sa Re Ga Ma Pa Dha Ni — Wikipedia. [https://en.wikipedia.org/wiki/Sa_Re_Ga_Ma_Pa_Dha_Ni](https://en.wikipedia.org/wiki/Sa_Re_Ga_Ma_Pa_Dha_Ni)
[10] Wu sheng — Wikipedia. [https://en.wikipedia.org/wiki/Wu_sheng](https://en.wikipedia.org/wiki/Wu_sheng)
[11] Jianpu — Wikipedia. [https://en.wikipedia.org/wiki/Numbered_musical_notation](https://en.wikipedia.org/wiki/Numbered_musical_notation)
[12] Numbered musical notation — Wikipedia. [https://en.wikipedia.org/wiki/Numbered_musical_notation](https://en.wikipedia.org/wiki/Numbered_musical_notation)
